TARİHE DOĞUŞTAN İYİ BİR GELECEK

 

Arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden Göbeklitepe gizemini korurken, insanoğlunun yerleşim ve uygarlık tarihi hakkındaki çıkarımları sürekli değişiyor. Tarih öncesi yaşama dair elde edilecek her türlü veri ve bilimsel sonuç, kuşkusuz insanlık tarihi açısından büyük önem taşıyor.

Doğuş Grubu olarak Göbeklitepe’yi global bir ikon haline getirmek vizyonuyla, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile 20 yıllık bir iş birliğine imza atıyor; iletişim, kazı, araştırma ve koruma çalışmalarını destekliyoruz.

Bu desteğin 20 yıllık bir süreyi kapsayacak olması, Göbeklitepe’ye olan uzun vadeli bağlılığımızın bir göstergesi.

Geçmişimizi korumak, bugünü inşa etmek ve geleceğe yatırım yapmak için...
Tarihin sıfır noktasından, geleceğe sonsuz saygıyla!

GÖBEKLİTEPE HAKKINDA

Mimarlık ne zaman başladı?

Kimler, nerede inşa etti ilk yapıyı; yeryüzündeki ilk tapınağı örneğin?
Kim ortaya çıkarmış olabilir öykü anlatıcılığını?

Veya şöyle sormalı:
İlk kim yontmuştur bir taşı, bir figür kazıyabilmek için üzerine?
İnsanoğlu ne zaman harekete geçti birlikte yaşamak için?
Bir taşın altına beraberce elini sokmaya ne zaman karar verdi?
Acaba kimlerdi inançları uğruna harekete geçenler;
ve kim bilir neydi o büyük hedef?

Sorular, cevaplarla var olur; tarih kanıtlarla.

Türkiye’nin kültürel mirasına duyduğumuz saygıyla;
Tarihin en büyük arkeolojik keşiflerinden biri olan Göbeklitepe’nin kültürel bir ikona ve bir dünya markasına dönüşmesi için Doğuş Grubu olarak görevimizin bilinci ile, elimizi taşın altına koyduk.

Piramitlerden ve Stonehenge’den yaklaşık 7.000 yıl evveli. Yazıdan ve tekerlekten onlarca asır, bugünden yaklaşık 12.000 sene öncesi;

Göbeklitepe’nin büyük sırrını sizlerle paylaşmaktan onur duyuyoruz.

GÖBEKLİTEPE... TARİHİN SIFIR NOKTASI.

NE ZAMAN?

Yaklaşık 12 bin yıl öncesinin inanç merkezi, henüz yeterince keşfedilmemiş bir arkeolojik hazine...

Günümüzden yaklaşık 12.000 yıl önce, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgede, insanlık tarihi yön değiştiriyordu.

İnsanoğlu, dünya tarihinde ilk kez avcı–toplayıcı düzenden, çiftçi-üretici düzene geçmekteydi. Göbeklitepe incelendiğinde, tarihöncesi insanın bu süreçte basit bir yaşam tarzıyla yetinmediği, bilinenin aksine oldukça karmaşık bir düşünce sistemine, toplumsal düzene ve teknolojiye sahip olduğu görülüyor. Bunun da ötesinde dönemin inanç dünyasını yansıtan, animist figürlerle zenginleştirilmiş tapınaklar, Göbeklitepe’yi arkeoloji tarihinin en önemli keşiflerinden biri haline getiriyor.

Son avcıların buluşma merkezi olarak tanımlanabilecek Göbeklitepe, tarih öncesi yaşama dair her türlü veri ve bilimsel sonuç açısından büyük önem taşıyor. İnsanlık tarihine dair öncesindeki tüm teorileri altüst eden anıtsal Göbeklitepe mimarisi ve tarihöncesi insanın gelişkin sembolik dünyası bu dönem için beklenmedik bir düzeye ulaşmış bir kültürü bizlere iletiyor. Bilim insanlarını heyecanlandırdığı kadar bu toprakların insanını da gururlandıran bu eşsiz bölge keşfedilmeyi bekleyen daha birçok gizem olduğunu akla getiriyor.

NEREDE?

Uygarlığın başlangıç noktası Mezopotamya’da, ‘bereketli hilal’ olarak bilinen coğrafyada...

Göbeklitepe, Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki dağlık bölge olarak bilinen yukarı Mezopotamya’da, Şanlıurfa il merkezinin 22 kilometre kuzeydoğusunda, Germuş Dağları’na bağlı 770 metre rakımlı kireçtaşı bir platonun en yüksek noktasında yer alıyor.

Kuzey ve doğu yönlerinde Toros Dağları ve Karacadağ etekleri, batıda Şanlıurfa ve Fırat platoları, güneyde ise Suriye sınırına kadar Harran ovası bulunuyor. Bu konumu Göbeklitepe’nin çok geniş bir bölgeye hakim olmasını alçak ovalardan görülebilmesini sağlıyor. Göbeklitepe’de kullanılan kireçtaşı incelendiğinde her yerde bulunamayan ve oldukça sert bir taş olduğu görülür. Bu tip taşlar bugün bile bölgedeki en kaliteli kireçtaşı olarak kabul ediliyor.

Anıtsal yapılarda kullanılacak taşların çıkarılabileceği kaliteli bir taş ocağına erişim ihtiyacının, yapıların burada inşa edilmesinde önemli rol oynadığını görüyoruz.

KİM?

Büyük bir organizasyon ve hayal gücünün eseri...

Bugüne kadar Göbeklitepe anıtsal yapılarıyla çağdaş herhangi bir yerleşim izine rastlanmaması, Göbeklitepe’yi kimin inşa ettiği sorusunu ortaya çıkarıyor.

Göbeklitepe yapılarını inşa etmek için gereken iş gücü dikkate alındığında, arkeoloji dünyasında Göbeklitepe’yi yaklaşık 200 kilometre çapında bir alana yayılmış yerleşimlerde yaşayan grupların inşa ettiği düşüncesi ağırlık kazanıyor.

Yılın belirli bir zamanında Göbeklitepe’de buluşan grupların ortak bir amaç doğrultusunda örgütlenerek ve iş bölümü yaparak bu anıtsal yapıları inşa etmiş olmaları düşünülüyor. Göbeklitepe’de anıtsal yapılarla çağdaş herhangi bir konut yapısına rastlanmadığı ileri sürülmüş olsa da, bu yapılarla çağdaş olan tabakaların sınırlı alanlarda kazılmış olması nedeniyle bu düşünce kesinleştirilememiştir. Jeomanyetik araştırmalar sonucunda günümüze kadar kazılan anıtsal yapılara ek olarak, toprak altında henüz kazılmamış benzer yapıların da mevcut olduğu anlaşılıyor.

NEDEN?

Şölenler, kutlamalar, ritüeller...

Tarihöncesi yerleşimlerinin konumları, su kaynaklarına erişim dikkate alınarak seçilmiştir. Göbeklitepe ise yakınlarında su kaynağı olmayan, yüksek bir platonun üzerinde inşa edilmişti. Çok geniş bir alandan kolaylıkla fark edilen, diğer çağdaş yerleşimlerle yakın ilişki içinde olan bu konumun, çevresinde yaşayan avcı–toplayıcı gruplar için merkezi bir toplanma yeri sağlaması, çeşitli malların takas edilmesi ve eş bulunması gibi başka kriterleri yerine getirdiği düşünülüyor.

Göbeklitepe toplumsal ve ekonomik etkileşimlerde önemli bir mekânsal odak olarak hizmet etmiş bir merkezdi. İlk neolitik dönemde yerel merkezlerin oluşturulması, yerel grupların sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamıştır. Bu da o dönem için önemli bir gelişmedir. Bu açıdan ele alındığında Göbeklitepe sadece bir kült merkezi değildi ve daha farklı pek çok sosyal ve ekonomik işlevi vardı.

İnşa sırasında sarf edilen kamusal emek ve megalit yapıların kapatılması bu düşüncenin altını çizmektedir. Anıtsal yapıların içindeki dolgu, olasılıkla törensel motivasyonlarla yapılan şölenlere ait kalıntıların da gösterdiği gibi, tarihöncesi dönemde insanlarının ortak bir sosyal kimliğe katkıda bulundukları aktivitelere de işaret eder. Bu törenler, anıtsal yapılar inşa edilirken gereken büyük iş gücünü karşılamak için alanda farklı grupların bir araya gelmesini sağlamış olabilir. Bu durum günümüz avcı-toplayıcı topluluklarından da bilinmektedir. Bu tür etkinlikler, alana inşa için gerekenden daha fazla sayıda kişiyi çekmiş olabilir. Anıtsal yapılarda bulunan farklı hayvan tasvirleri, müdahil olan farklı grupların işaretleri olabilir.

NASIL?

Anıtsal bir mimari ve gerçeküstü bir sembolik dünya...

Göbeklitepe’de bugüne kadar ortaya çıkartılan 8 anıtsal yapının kullanıldıkları süre boyunca çeşitli değişikliklerle yeniden yapılandırıldığı gözlemlenmiştir. Yapılar, genel olarak yuvarlak-oval planlıdır. Hiç kuşkusuz bu yapılara anıtsal nitelik kazandıran, içlerinde bulunan t biçimli dikilitaşlardır. Boyutları 3 metreyle 5.5 metre arasında değişen bu devasa anıtlar, kireçtaşı blokların yekpare biçimde şekillendirilmesiyle meydana gelmiştir.

T biçimli dikilitaşlar boyutlarının büyüklüğüne rağmen tarihöncesi sanat ve zanaatkârlığının en çarpıcı tanıklarıdır ve stilize antropomorfik heykeller olarak kabul edilirler.

T biçimli yekpare dikilitaşlar, anıtsal yapıların duvarları içinde belirli aralıklarla yer alır. Ayrıca her mekânın ortasında diğerlerinden daha yüksek olan t biçimli ikişer dikilitaş bulunur. Merkezi dikilitaşlar kireçtaşı anakaya üzerinde oluşturulan kaidelere yerleştirilmişlerdir. Dikilitaşlara ek olarak, duvarlara bazı hayvan heykelleri de yerleştirilmiştir. Duvarların yapımında ise biçimlendirilmiş kireçtaşı ve devşirme malzeme olarak çeşitli kırılmış mimari elemanlar ve sürtmetaş parçaları birlikte kullanılmıştır. Duvarların içe bakan kısımlarında boydan boya uzanan taş sekiler inşa edilmiştir.

Bazı yapılarının merkezinde yer alan ikiz diklitaşlar, kireçtaşı plato yüzeyinin tıraşlanmasıyla elde edilen kaideler içine oturtulmuşlardır.

Bu devasa dikilitaşların taş ocaklarından kesilip çıkarılması, alana taşınması ve kaidelerin içine sorunsuz biçimde oturtulması, tarihöncesi dönemdeki gelişmiş mühendislik bilgisinin kanıtlarıdır. Merkezi dikilitaşların devrilmesini engellemek için ek desteğe ihtiyaç duyulmuş olduğu önerilmiştir, bu da yapıların üstlerinin çatıyla kapatıldığı fikrini desteklemektedir. Dikilitaşların tepelerindeki oyukların çatı yapısıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.

TARİHE DOĞUŞTAN İYİ BİR GELECEK

Doğuş Grubu olarak insanların hayatında iz bırakmak istiyor, farklı alanlarda gerçekleştirdiğimiz kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizle toplumdan kazandığımızı topluma geri veriyoruz.

Çağdaş bir yaşam tarzı oluşturulmasına destek oluyor, daha modern bir geleceğe hep birlikte ilerliyoruz. Biliyoruz ki güzel bir geleceğe ulaşmanın yolu, ortak geçmişimize sahip çıkmamızdan geçiyor...

Bu amaçla, yaklaşık 12.000 yıllık dünya mirası Göbeklitepe’nin 20 yıl süreyle ana sponsorluğunu üstlenmiş olmaktan onur duyuyoruz.

Global lansmanını 2015 dünya ekonomik forumu resmi programı dahilinde Davos’ta gerçekleştirdiğimiz proje dahilinde kazı ve araştırma çalışmalarını maddi olarak destekliyor; Göbeklitepe’nin global bir ikon haline gelmesine yönelik ulusal ve uluslararası iletişimine destek veriyoruz.

Bölgeye dünya standartlarında bir ziyaretçi merkezi kazandırmış olmaktan mutluluk duyuyoruz.

“Tarihe doğuştan iyi bir gelecek” söylemi işte bu hedefleri gerçekleştirmek amacıyla doğ̆du. Sadece logomuzun yanında duran bir cümle olarak değil, projelerimizin kalbinde kendine yer buldu.

Tarihin sıfır noktasından geleceğe sonsuz saygıyla...

GÖBEKLİTEPE HAZİNESİ ŞANLIURFA MÜZESİ’NDE

Göbeklitepe’nin taşınabilir eserleri urfa müzesi’nde...

Sanlıurfa müzesi Türkiye’nin en büyük müzesi. 34 bin metrekare kapalı alanıyla dünyada başka hiçbir yerde görülemeyecek pek çok esere ev sahipliği yapıyor.

Arkeopark ve Edessa Mozaik Müzesi’nden oluşan Haleplibahçe müze kompleksi ile yüzlerce höyük ve antik kente ev sahipliği yapan Şanlıurfa arkeoloji müzesi bölge tarihi ve çağdaş müzecilik anlayışı açısından Avrupa’nın sayılı müzelerinden biri.

“Dünyanın gerçek boyutta yontulmuş ilk insan heykeli” olarak bilinen 180 santimetre boyundaki ‘Urfa Adamı’ heykeli gibi pek çok özel eser ve uygarlığın doğduğu toprakların en önemli merkezi Göbeklitepe’ye özel ayrı bir bölüm Şanlıurfa Müzesi’ni benzersiz kılıyor.

Detaylı bilgi için tıklayınız; Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi

TARİHİN GELECEKLE BULUŞTUĞU KADİM BİR ŞEHİR: ŞANLIURFA

Geçmişten günümüze bilim, hukuk, inanç, sanat, edebiyat gibi uygarlığın doğuşuna ve gelişimine tanıklık etmiş bir merkez...

İlkel dinlerden, çoktanrılı ve tek tanrılı dinlere ait inançlara ve bu inançlarla bağlantılı uygarlıklara binlerce yıl ev sahipliği yapmış kadim bir kent... Buğdayın ilk kez kültüre alındığı topraklarda, ilk üniversitenin kurulduğu, üzerinde birçok devlet ve beylik kurulmuş, ipekyolu güzergâhında, Göbeklitepe’nin 22 kilometre güney batısında, Türkiye’nin güneydoğu Anadolu bölgesi’nde, insanlık tarihinin başladığı Mezopotamya topraklarında, dünyanın en eski yerleşimlerinden biri, Şanlıurfa...

Günümüzden 12.000 yıl öncesine kadar bilinen tarihiyle bu şehir din, dil, ırk, kültür ve medeniyetlerin buluştuğu bir hoşgörü şehri. Şanlıurfa, canlı ticaret hayatı, kozmopolit toplumu, renkli sanat ve zanaatları ile dün olduğu gibi bugün de insanlıkla paylaşacak önemli değerler taşıyor.

Detaylı bilgi için tıklayınız; Şanlıurfa'da Turizm

Galeri

Ziyaretçi Merkezi

Göbeklitepe Tarihin Sıfır Noktası



1

1